Hayatı

Devrimleri

İlkeleri

Sözleri

Anıları

Kronolojisi

Basında Atatürk

Gençliğe Hitabesi

Atatürk'ün Hayatı

Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.

Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu. Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.

1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.

Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.

1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.

Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı. Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.

Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.

Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:

  • Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
  • Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş, Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
  • I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
  • II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
  • Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
  • Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muharebesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)

Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.

23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı. 

Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.

Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.

15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.

Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Abdurrahim Tunçak'ı manevi evlat edindi. Mustafa ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.

1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kız kardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.

Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâaşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.

Atatürk'ün Devrimleri

Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:

1. Siyasal Devrimler: 
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) 
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923) 
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) 

2. Toplumsal Devrimler 
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934) 
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925) 
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925) 
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934) 
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934) 
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931) 

3. Hukuk Devrimi : 
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937) 
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937) 

4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler: 
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924) 
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928) 
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932) 
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933) 
· Güzel sanatlarda yenilikler 

5. Ekonomi Alanında Devrimler: 
· Aşârın kaldırılması 
· Çiftçinin özendirilmesi 
· Örnek çiftliklerin kurulması 
· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması 
· I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması

Atatürk'ün İlkeleri

CUMHURİYETÇİLİK

Atatürk'ün hayatı boyunca inandığı ve aşama aşama ulaştığı cumhuriyet, daha sonraki devrimlerin gerçekleşme koşulunu da yaratmıştır. Yani Atatürk'ün düşüncesinde cumhuriyet, padişahlığı yıkan ve yerine geçen, siyasal işlevi dışında, yeni Türkiye'yi oluşturacak bir dizi devrimlerinde gerçekleştirileceği, toplumsal yanı ile de yer tutmaktadır.  

"Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamıyla çağdaş ve bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum haline getirmektir. Devrimlerimizin asıl ilkesi budur"

Atatürk "Her terakkinin ve kuruluşun anası hürriyettir" derken cumhuriyeti özgürlük ilkesine dayandırmaktadır. Bu ilke siyasal anlamda karşılığını demokrasi olarak bulmakta ve cumhuriyetin esas unsurlarından birini oluşturmaktadır.

Atatürk "Özgürlüğün de, adaletin de dayanak noktası ulusal egemenliktir" diyerek cumhuriyetin esas unsurlarından ulusal egemenlik ilkesini belirlemektedir. Atatürk'ün ulusal egemenlik ve demokrasi ilkelerine dayandırdığı cumhuriyet düzenine ilişkin düşüncesini en özlü biçimde şu cümlede görebiliriz:

"Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. İcra kudreti, tesri-i selahiyeti milletin yegane mümessili olan mecliste tecelli ve temerküz etmiştir. Bu iki kelimeyi bir kelimede hülasa etmek kâbildir: Cumhuriyet".

 

LAİKLİK

Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki batılılaşma hareketleri sırasında aydın kesimde beliren; din işleri ile devlet işlerinin ayrı tutulması, biçiminde özetlenebilecek laik anlayışı, bu hareketlerle ilgilenen Atatürk'ü de etkilemiştir. Bunun üzerine Atatürk din olgusunu çağdaş bir anlayışla belirlemiştir.

"Din bir vicdan sorunudur. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece, din işlerini devlet ve ulus işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz."

Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes, Allah'ına istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı, bir şey yapılamaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur.

"Din ve mezhep, herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse, hiç bir kimseyi ne bir din, ne de bir mezhep kabulüne zorlayabilir. Din ve mezhep, hiç bir zaman, siyaset aracı olarak kullanılamaz."

Ancak laik devlet uygulaması, Türkiye'de bir çok tartışmalara, çok defa yanlış anlaşılıp yanlış yorumlamalara konu olmuştur. Bilerek ya da bilmeyerek, bilinçli ya da bilinçsiz Atatürk'e ve Atatürkçülüğe hep bu çizgiden saldırılmıştır. Bu nedenle de laiklik ve laik devlet düzeni, Türkiye'mizde geç ve güç anlaşılan ve en zor benimsenen devrim olmuştur. Ve hatta halen bazı kendini bilmez şahıslar, saldırılarına devam etmekte ve dini siyasi amaçla kullanmaya çalışmaktadırlar.

 

MİLLİYETÇİLİK

Bu ilkenin de kökeni Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde ortaya çıkan batılılaşma hareketlerine dayanır. Bu hareketlere tepki olarak beliren Milliyetçilik düşüncesinin aydın kesimdeki savunucuları arasında Mustafa Kemal'de vardı. Özellikle, Namık Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp gibi yazarların düşüncelerini benimseyen Atatürk'ün, tarihsel gerçeklerden kaynaklanan şu sözleri o dönemi yansıtır. "Özellikle bizim ulusumuz, ulusal anlayışa sırt çevirmenin çok acı cezalarını gördü. Osmanlı İmparatorluğu içindeki çeşitli topluluklar, hep ulusal ilkelere sarılarak, ulusçu ilkenin gücüne dayanarak kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık. Gücümüzü yitirdiğimiz anda, bizi aşağıladılar, küçük gördüler. Anladık ki, suçumuz kendimizi unutmamızmış. "

Atatürk'ün Milliyetçilik ilkesi ulusal kişilik ve benlik duygusunun ifadesidir. Bir ulusun diğer uluslara bakarak, doğal ve kazanılmış özel karakterlere sahip olması, diğer uluslardan farklı bir varlık meydana getirmesi, genellikle onlardan ayrı olarak onlara paralel gelişmeye çalışması anlayışına milliyetçilik ilkesi denir.

"Türk ulusunun yönetiminde ve korunmasında, ulusal birlik, ulusal duygu, ulusal kültür en yüksekte göz diktiğimiz ülküdür" derken de ön plana çıkarılan Ulus kavramıdır. Bu kavram her koşulda vurgulanmış, tüm eylemlerde ulus dayanak alınarak, sonuç-başarı ulusa mal edilmiş, odak noktası olarak "Ulus" kavramı benimsenmiştir.

Atatürk'ün Milliyetçiliği aynı zamanda geniş bir hoşgörüye de sahiptir.

"Gerçi, bize ulusçu derler ama biz öyle ulusçularız ki bizimle işbirliği yapan tüm uluslara saygı gösteririz. Onların bütün ulusal gereklerini tanırız. Bizim ulusçuluğumuz, herhalde, bencil ve kendini beğenmiş bir ulusçuluk değildir."

 

HALKÇILIK

Kurtuluş Savaşı, ulusal niteliği gereği, tek bir sınıfa ya da gruba dayanmayıp, toplumun tüm kesimlerini içine alan geniş ittifakın ürünü olarak kazanılmıştır. Bu nedenle Atatürk'ün halkçılık ilkesi kaynağını kurtuluş mücadelesinde bulmuştur.

"Bizim halkımız, yararları birbirinden ayrılır sınıflar halinde değil, tersine varlığı ve gayretleri birbirine gerekli olan sınıflardan oluşur. Bu dakikada dinleyenlerim, çiftçilerdir, sanatkarlardır, tüccarlardır ve işçilerdir. Bunların hangisi, ötekisinin karşısında olabilir. Çiftçilerin, sanatkarlara; sanatkarların çiftçilere ve çiftçinin, tüccara ve bunların hepsinin, ötekine ve işçiye ihtiyacı olduğunu kim yalanlayabilir?"

"Halkçılık; cumhuriyetçilik ilkesinin içerdiği demokratik özgürlükçü, çoğulcu yönetimin yasalardaki bir hak olmaktan çıkarılıp, işlerliğe kavuşturulmasını; yönetimde, siyasada, kalkınmada, gelirlerin dağılımında, devlet ve ulus imkanlarının kullanılmasında halk yararının gözetilmesini amaçlar. Bu amaç doğrultusunda devleti, önlemler almak, yasalar çıkarmak, düzenlemelere gitmek, engelleri ortadan kaldırmakla görevli kılar."

 

DEVLETÇİLİK 

Türkiye'nin ekonomik konulara ilişkin sorunlarını düzenlemek amacıyla 17.2.1923 tarihinde toplanan İzmir İktisat Kongresi'nde açılış konuşmasını yapan M. Kemal; ülkenin imparatorluk döneminden devraldığı sorunları ve çözüm aşamasındaki dikkate alınacak ilkeleri belirlerken, ulusun tüm bireylerinin ve olanaklarının kalkınma için, bir program çerçevesinde seferber edilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Ekonomik kalkınmayı, çok kısa zamanda kalkınmayı öngören Atatürk buna uygun olarak Devletçilik ilkesini benimsemiştir. Bu takdirde karşı karşıya kalınacak güçlük şudur: "Devletle bireyin karşılıklı faaliyet alanlarını ayırmak..." İlke olarak devlet, bireyin yerini almamalıdır. Fakat bireyin gelişmesi için, genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. Bir de bireyin kişisel faaliyeti, ekonomik kalkınmanın asıl kaynağı olarak kalmalıdır...

Devletle birey, birbirine karşı değil, birbirinin tamamlayıcısıdır."Devletçilik ülkenin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle zorunlu bir gereksinimdir. Başarılı olması için akılcı ve özverili bir çalışma gerekliydi. Özellikle Birinci ve İkinci Sanayi Planları, uygulamada önemli yatırımların gerçekleştirilmesini sağladı."

"Bizim izlemeyi uygun gördüğümüz devletçilik kişisel gayret ve faaliyeti esas tutmakla beraber, mümkün olduğu kadar az zaman içinde, ulusu refaha ve ülkeyi bayındırlığa eriştirebilmek için, ulusun genel ve yüksek yararlarının gerektirdiği işlerde özellikle ekonomik alanda, devleti doğrudan ilgili kılmaktır."

Devletçilik ilkesi Türkiye'nin ihtiyaçlarından doğmuş ve o dönem için Türkiye'ye özgü bir sistem olup, devletle bireyin birbirine karşı değil, birbirini bütünleyici olması nedeniyle de dönemindeki ekonomik sistemlerden ayrılmaktadır.

 

İNKILAPÇILIK

Atatürkçülüğün inkılapçılık anlayışı, zamanına göre geri kalmış müesseselerin ortadan kaldırılması ve yerine ilerlemeyi, gelişmeyi, kolaylaştıracak, geliştirecek müesseselerin konması esasına dayanır. Bu inkılapçılık anlayışı iyiye, doğruya, faydalıya yöneliktir. İnkılap, taassupla mücadelede en başarılı yöntemdir. Atatürk "İnkılap, var olan müesseseleri zorla değiştirmek demektir. Türk Milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni gereklere göre ilerlemesini sağlayacak yeni müesseseleri koymuş olmaktır." sözleriyle bu gerçeği vurgulamıştır.

Atatürkçülüğe göre "Medeniyet yolunda başarı, yenileşmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, ekonomik hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur. " İşte bunun içindir ki, toplumun, zamanın gereklerine kendini uydurması, gelişmesi ve yenileşmesi gerekir. 
 

Yenileşmeye ayak uyduramayan milletlerin hayatında çöküş başlar. Bu çöküşü önlemek, topluma çağdaş niteliğini kaybettirmemek için yeniliklere açık olmak gerekir. Atatürk bu hususu " Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görünüşü ile medeni bir toplum haline ulaştırmaktır. İnkılaplarımızın ana ilkesi budur. " sözleriyle vurgulamıştır.

Atatürkçülük'te inkılapların yaşatılması, hayati önem taşır. Bu inkılapların topluma maledilmesi ve yaygınlaştırılması gerekir. Atatürk inkılaplarının korunması ve yaşatılması sayesindedir ki, toplumumuz dinamizmini kaybetmeyecek, çağdaşlaşma yolunda adımlarına hızla ve güvenle devam edecektir. Bu bakımdan inkılapların milletçe korunması gerekir.

Atatürk'ün gösterdiği Dinamik İdeal'in gerçekleşmesi, çağdaş medeniyet seviyesinin gerektirdiği atılımları yapmayı öngörür. Bu bakımdan, Dinamik İdeal sadece yapılan inkılapları korumakla, yani statik bir durumda kalmakla yetinmeyip, aklın, bilimin ve ileri teknolojinin yol göstericiliğine dayalı gerekli atılımlarla çağdaşlaşmaya yönelmeyi gerektirir. 

Atatürk'ün Hayatı

Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.

Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu. Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.

1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.

Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.

1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.

Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı. Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.

Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.

Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:

  • Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
  • Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş, Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
  • I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
  • II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
  • Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
  • Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muharebesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)

Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.

23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı. 

Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.

Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.

15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.

Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Abdurrahim Tunçak'ı manevi evlat edindi. Mustafa ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.

1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kız kardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.

Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâaşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.

Atatürk'ün Sözleri

- Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

- Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.

- Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.

- Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.

- Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.

- Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.

- Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. 

- Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir. 

- Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar. 

- Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. 

- Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz. 

- Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. 

- Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır. 

- Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. 

- Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. 

- Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir. 

- Mualimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır. 

- Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir. 

- Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. 

- Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.

Atatürk'ün Hayatı

Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.

Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu. Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.

1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.

Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.

1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.

Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı. Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.

Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.

Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:

  • Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
  • Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş, Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
  • I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
  • II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
  • Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
  • Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muharebesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)

Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.

23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı. 

Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.

Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.

15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.

Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Abdurrahim Tunçak'ı manevi evlat edindi. Mustafa ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.

1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kız kardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.

Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâaşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.

Atatürk'ün Anıları

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK

Yazı devriminden sonra(1928),Atatürk'ün kara tahta başındaki resmi görülünce,O'na "başöğretmen" denilmeye başlanmıştı.

Aslında,adlandırmada geç kalınmıştı.

Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra,bir İstanbul gazetecisi kendisine şöyle bir soru yöneltmişti:

-Yurdu kurtardınız.Şimdi ne yapmak isterdiniz?

Hiç duraklamadan şu cevabı vermişti:

-Milli Eğitim Bakanı olarak Türk Kültürünü Yükseltmeye çalışmak,en büyük amacımdır.

Ondan sonra Atatürk nerede görünse,mutlaka orada bir okula girer,öğretmen ve öğrencilerle konuşurdu.

Birgün Atatürk'ün yolu köy okuluna düştü.Tek sınıflı okulda bir genç öğretmen ders veriyordu.

Atatürk sınıfa girince,öğretmen kürsüsünü terk etti.

Atatürk:

-Hayır,yerinizde oturunuz ve dersinize devam ediniz,dedi.Eğer izin verirseniz,biz de sizden faydalanmak isteriz.Sınıfa girdiği zaman,Cumhurbaşkanı bile öğretmenden sonra gelir.

YURDUMUN TOPRAĞI TEMİZDİR

Kral Edvard İstanbul'a geldiği zaman,yatından bir motora binerek Dolmabahçe Sarayına yanaştı.

Atatürk rıhtımda onu bekliyordu.Deniz dalgalıydı.Kralın bindiği motor,inip çıkıyordu.

İmparator rıhtıma çıkmak istediği bir sırada,eli yere değerek tozlandı.

O sırada Atatürk elini uzatmış bulunuyordu.

Bunu gören Kral bir mendille elini silmek istediği zaman Atatürk:

-Yurdumun toprağı temizdir,o elinizi kirletmez,diyerek Kralı elinden tutup rıhtıma çıkardı.

DEVRİM BİR ANDA OLUR YA DA OLMAZ

Atatürk yazı devrimini gerçekleştirmişti.

Yaşlı,genç,kadın,erkek tüm yurttaşlar yeni harfleri öğrenmek için gece gündüz kurslara gidiyorlardı.

Devrimi izleyen iki yıl içinde bir buçuk milyon vatandaş okur yazar olmuştu.

Yazı devriminin en dikkate değer yanı,Atatürk'ün bu devrimin yerleşmesinde en ufak bir ihmali bile kabul etmemiş olmasıdır.

Örneğin bazı kimseler kendisine:

-Paşam,ilkokulların ilk sınıflarından itibaren yeni harflerle öğretime başlayalım.

O kuşakla birlikte ortaokulu,liseyi ve üniversiteyi izletelim,diyorlardı.

Atatürk bu görüş ve düşüncelerin hiçbirisine yanaşmadı. -Devrim ya bir anda olur,yada hiç olmaz,dedi.

YAPACAKLARIMDAN SÖZ EDİN

Bir soruşturma dolayısıyla,Atatürk'ün başardığı işlerden Vasıf Çınar söz açmıştı.

Kendisine Sordu:

-Sizin en büyük eseriniz hangisidir?

Atatürk'ün kısa cevabı şu olmuştu:

-Benim yaptığım işler,biri ötekine bağlı gerekli olan işlerdir.Fakat,bana yaptıklarımdan değil,

Yapacaklarımdan söz edin.

HAPI YUTARDI

Atatürk Galatasaray Lisesi'nde öğrencilerden birine sordu:

-Nil olmasaydı, Mısır ne olurdu?

Öğrenci,çabuk yanıt vermek için boş bulunup:

-Hapı yutardı...dedi.

Bu yanıt Atatürk'ün hoşuna gitti.Öğrenciye on puan verdi.

Atatürk'ün Kronolojisi 1881 - 1919 Arası

19 Mayıs 1881 Mustafa Kemal, Selanik'te doğdu.

1894 Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiyesi'ne başladı

1896 Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi'ne girdi.

13 Mart 1899 Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi'ni bitirerek, İstanbul'da Harp Okulu Piyade Sınıfına girdi.

10 Şubat 1902 Mustafa Kemal, Harp Okulu'nu teğmen rütbesiyle bitirerek, Harp Akademisi'ne girdi.

11 Ocak 1905 Mustafa Kemal, Kurmay Yüzbaşı olarak Harp Akademisi'nden mezun oldu.

5 Şubat 1905 Mustafa Kemal, Şam'da bulunan 5. Orduya atandı.

1906 Mustafa Kemal, Şam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu.

1907 Mustafa Kemal gizlice Selanik'e geçip, orada da, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'nin bir şubesini kurdu.

20 Haziran 1907 Mustafa Kemal, Kolağası (kıdemli yüzbaşı) oldu.

20 Eylül 1907 Mustafa Kemal, Selanik'teki 3. Orduya atandı.

22 Haziran 1908 Mustafa Kemal, Selanik - Üsküp (şark) Demiryolları müfettişliğine atandı.

23 Temmuz 1908 İkinci Meşrutiyet ilan edildi.

17 Aralık 1908 İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra, Meclis-i Mebusan açıldı.

190 8Mustafa Kemal, Almanca'dan Osmanlıca'ya çevirdiği, Berlin Askeri Üniversitesi eski müdürlerinden General Litzmann'ın, "Takımın Muharebe Talimi" kitabını yayınladı

13 Nisan 1909 31 Mart Olayı oldu.

15-16 Nisan 1909 Mustafa Kemal, 31 Mart (13 Nisan) Olayı üzerine, ayaklanmayı bastırmakla görevli Hareket Ordusu'nun kurmay başkanı olarak, Selanik'ten İstanbul'a hareket etti.

6 Eylül 1909 Mustafa Kemal, Selanik'te 3. Ordu Piyade Subay Talimgahı Komutanı oldu.

10 Mayıs 1909 Mustafa Kemal, Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'nın Kurmay Başkanı olarak, Arnavutluk harekatına katıldı.

13 Ocak 1910 Mustafa Kemal, Selanik 3. Tümen kurmay başkanlığına atandı.

17-21 Eylül 1910 Mustafa Kemal, Fransa'da yapılan Pikardi manevralarına Türk Ordusu temsilcisi olarak katıldı.

15 Ocak 1911 Mustafa Kemal, Selanik'te bulunan 38. Piyade Alay Komutan Vekilliği'ne atandı.

13 Eylül 1911 Mustafa Kemal, geçici olarak Trablusgarb Tümeni Kurmay başkanlığına atandı.

29 Eylül 1911 İtalyanlar, Trablusgarp'ı ele geçirmek için Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.

5 Ekim 1911 Mustafa Kemal, Tobruk'ta ve Derne'de, İtalyanlara karşı savunma ve oyalama savaşlarına katıldı.

27 Kasım 1911 Mustafa Kemal, Binbaşılığa yükseltildi.

8 Ekim 1912 Balkan Savaşları başladı. Mustafa Kemal, Bolayır' da kurulan kolordunun hareket şubesi müdürlüğüne getirildi.

15 Ekim 1912 Trablusgarb Savaşı sonunda, Osmanlı Devleti ile İtalya, Uşi Barış Antlaşması'nı imzaladılar. Trablusgarb ve Bingazi, İtalyanlara bırakıldı.

24 Ekim 1912 Mustafa Kemal, Derne'den İstanbul'a hareket etti.

8 Kasım 1912 Yunanlılar Selanik'i işgal etti.

25 Kasım 1912 Mustafa Kemal, Çanakkale Boğazı Kuvayı Mürettebesi Harekat Şubesi Müdürlüğü'ne atandı.

28 Kasım 1912 Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti.

1 Aralık 1912 Mustafa Kemal, Gelibolu'ya gitti.

23 Ocak 191 3İttihatçılar, sadrazam Kamil Paşa'yı uzaklaştırarak yerine Mahmut Şevket Paşa'yı getirdiler. (Babıali Baskını ile)

30 Mayıs 1913 1. Balkan Savaşı sonunda Balkan Devletleri ile Londra Antlaşması imzalandı.

11 Haziran 1913 Sadrazam Mahmut Şevket Paşa bir suikast sonucu öldürüldü.

12 Haziran 1913 Sait Halim Paşa sadrazam oldu.

21 Temmuz 1913 Mustafa Kemal, Kolordu Kurmay Başkanı olduğu Bolayır Kolordusu ile, 1. Balkan Savaşlarında kaybedilen Edirne'yi geri aldı.

29 Eylül 1913 Balkan Savaşları sonunda Bulgaristan ile İstanbul Antlaşması imzalandı.

27 Ekim 1913 Mustafa Kemal, Sofya Askeri Ataşesi oldu. Aynı gün Fethi OKYAR ise Sofya Büyükelçisi olarak atandı.

14 Kasım 1913 2. Balkan Savaşı'ndan sonra, Yunanistan ile Osmanlı Devleti arasında Atina Antlaşması imzalandı.

3 Ocak 1914 Enver Paşa, Ahmet İzzet Paşa'nın yerine Harbiye Nazırı oldu.

1 Mart 1914 Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.

13 Mart 1914 Osmanlı - Sırbistan arasında İstanbul anlaşması imzalandı

Mayıs 1914 Mustafa Kemal "Zabit ve Kumandanla Hasbihal" adlı kitabını yazdı Aralık1918'de İstanbul'da yayımlandı.

1 Ağustos 1914 1. Dünya Savaşı başladı.

3 Kasım 1914 Rusya, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.

5 Kasım 1914 İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.

11 Kasım 1914 Osmanlı Devleti, İttifak Devletleri yanında 1. Dünya Savaşı'na girdi.

20 Ocak 1915 Mustafa Kemal, Sofya'dayken 19. Tümen Komutanlığına atandı.

19 Şubat 1915 İngiliz ve Fransız kuvvetleri, Çanakkale'yi topa tuttu.

25 Şubat 1915 Mustafa Kemal'in komutasındaki 19. Tümen, Fransız ve İngilizlerin Çanakkale'yi topa tutması üzerine Eceabat Bölgesine gönderildi.

18 Mart 1915 İstanbul'u ele geçirmek için Çanakkale Boğazı'nı geçmeye çalışan, İtilaf Devletlerine karşı, 18 Mart Boğaz Muharebesi Zaferi kazanıldı.

23 Mart 1915 Limon Von Sanders, Çanakkale'yi savunmak için kurulan, 5. Ordu Komutanlığına getirildi.

25 Nisan 1915 Çanakkale Boğazı'ndan geçmeleri engellenen İtilaf Devletleri, Seddülbahir ve Arıburnu' na asker çıkardı. Mustafa Kemal, tümeniyle düşman birliklerini Conkbayırı' nda durdurdu.

30 Nisan 1915 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal'e madalya verildi.

1 Mayıs 1915 Mustafa Kemal, Arıburnu Grubu Komutanlığı'nı üstlendi.19. Tümen'in ilk hazırlıklı taarruzu gerçekleşti.

10 Mayıs 1915 Başkomutan Enver Paşa, Mustafa Kemal'in bölgesini denetledi ve takdirlerini bildirdi.

17 Mayıs 1915 Mustafa Kemal, Arıburnu Bölgesi Komutanlığı'ndan ayrılıp, 19. Tümen Komutanlığı'na döndü. (Arıburnu Komutanlığı'nı 1 Mayıs'ta durumun gereği olarak üstlenmişti).

24 Mayıs 1915 Çanakkale' de bir günlük ateşkes anlaşması yapıldı.

1 Haziran 1915 Mustafa Kemal, Albaylığa yükseltildi.

8-9 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu Komutanlığı'na atandı.

9 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, bizzat idare ettiği taarruzla, Anafartalar cephesinde düşmanı geri attı. I. Anafartalar Zaferi kazanıldı.

10 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, Conkbayırı süngü hücumuyla önemli bir zafer daha kazandı.

17 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, Anafartalardan sonra Kireçtepe' dede zafer kazandı.

19 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, 16. Kolordu Komutanı oldu. (Anafartalar Grubu Komutanı)

21 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, II. Anafartalar Zaferi'ni kazandı.

24 Ağustos 1915 Başkomutan Enver Paşa, Anafartalar Grubu bölgesini denetledi.

27 Ağustos 1915 Kayacıkağılı Muharebesi gerçekleşti.

28 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu'nda yeni düzenlemeler yaptı.

10 Aralık 1915 Mustafa Kemal, Çanakkale Cephesi'nden ayrıldı.

19-20 Aralık 1915 Düşman birlikleri, Arıburnu ve Suvla'yı gizlice boşalttı.

9 Ocak 1916 Müttefik Kuvvetleri, Seddülbahir'den çekildi.

14 Ocak 1916 Mustafa Kemal, Edirne'de 16. Kolordu Komutanlığına atandı.

16 Şubat 1916 Ruslar, Erzurum'u işgal ettiler.

3 Mart 1916 Bitlis, Muş, Van ve Hakkari Ruslar tarafından işgal edildi.

15 Mart 1916 Mustafa Kemal, Edirne'den Diyarbakır'a kaydırılan 16. Kolordu komutanı olarak Doğu Cephesinde göreve başladı.

1 Nisan 1916 Mustafa Kemal, Mirlivalığa (Tümgeneral) yükseltildi.

7-25 Nisan 1916 Mustafa Kemal, Doğu'da Rusların saldırısını püskürttü.

28 Nisan 1916 Irak Cephesindeki savaşlarda, Kut-ül amare bölgesinde, beş aydır kuşatma altında olan İngiliz birlikleri, teslim oldu.

7-8 Ağustos 1916 Mustafa Kemal Bitlis ve Muş'u, Ruslardan geri aldı.

17 Kasım 1916 10. Türk Kolordusu, Makedonya Cephesine geldi.

11 Aralık 1916 Manastır, İtilaf Devletleri'nin eline geçti.

17 Şubat 1917 Mustafa Kemal, Hicaz Seferi Kuvvetler Komutanlığına atandı

7 Mart 1917 Mustafa Kemal, Diyarbakır'daki 2. Ordu Komutan Vekilliğine atandı.

11 Mart 1917 İngilizler Bağdat'ı ele geçirdi.

16 Mart 1917 Mustafa Kemal, Diyarbakır'daki 2. Ordu Komutanlığı'na asil olarak atandı.

27 Haziran 1917 Yunanistan, İtilaf Devletleri yanında savaşa girdi.

5 Temmuz 1917 Mustafa Kemal, Halep'teki 7. Ordu Komutanlığı'na atandı.

17 Temmuz 1917 Rus Çarı, çıkan ayaklanma sonunda iktidardan çekildi. Sosyalistler, Sovyet Hükümetini kurdu.

9 Eylül 1917 Avusturya Macaristan Hükümeti Mustafa Kemal'e, ikinci rütbe harp alameti Askeri Liyakat madalyası verdi.

20 Eylül 1917 Mustafa Kemal, 7. Ordu Komutanı sıfatıyla, memleketin ve ordunun durumunu açıklayan tarihi raporunu İstanbul'a gönderdi.

6 Ekim 1917 Mustafa Kemal 7. Ordu Komutanlığı'ndan istifa ettiğini bir yazı ile Enver Paşa'ya bildirdi.

9 Ekim 1917 Rusya'da yeni bir ayaklanma çıktı. Sosyalistler Bolşevik Hükümeti'ni devirerek, 1. Dünya Savaşından çekildiler. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kuruldu.

15 Ekim 1917 7. Ordu Komutanlığı'ndan ayrılan Mustafa Kemal, 2. Ordu Komutanı sıfatıyla, izinli olarak İstanbul'a döndü.

9 Aralık 1917 İngilizler, Kudüs'ü işgal etti.

15 Aralık 1917 Mustafa Kemal, Veliaht Vahdettin ile Almanya'ya gitti.

16 Aralık 1917 Mustafa Kemal'e "Birinci Rütbeden Kılıçlı Mecidi Nişanı" verildi.

19 Şubat 1918 Mustafa Kemal, Alman İmparatoru tarafından, birinci rütbeden Kılıçlı Cordon ve Prussu nişanı ile taltif edildi.

4 Temmuz 1918 Vahdettin Padişah oldu.

7 Ağustos 1918 Mustafa Kemal, Filistin'de bulunan 7. Ordu Komutanlığı'na ikinci defa atandı.

1 Eylül 1918 7. Ordu Komutanlığı görevine başladı.

19 Eylül 1918 Filistin Cephesi'ndeki, Yıldırım Ordular Grubu, İngilizlerin taarruzunu durduramadı. İngilizler Suriye'ye doğru ilerlediler.

26 Eylül 1918 7. Ordu, Şam doğrultusunda yürüyüşe geçti ve akşama doğru Der' a bölgesinde toplandı.

29 Eylül 1918 7. Ordu, Şam'ın güneyine çekildi.

29 Eylül 1918 Bulgaristan, Selanik Ateşkes Antlaşması ile savaştan çekildi.

30 Eylül 1918 Bozguna uğrayan Yıldırım Ordular Grubu, 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa'nın gözetiminde derlenip toparlandı.

1 Ekim 1918 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa, bölge valileri ile danışma toplantısı yaptı.

1 Ekim 1918 Beyrut bağımsızlığını ilan etti.

3 Ekim 1918 Yıldırım Ordular Grubu, Halep'e doğru çekilmeye başladı.

3 Ekim 1918 Bölgedeki Arap halkı, İngilizlerin kışkırtmasıyla ayaklandı.

4 Ekim 1918 Mustafa Kemal Paşa'nın Karargahı, Halep'e getirildi.

5 Ekim 1918 Mustafa Kemal Paşa, 7. Ordu'yu yeniden düzenlemeye başladı.

8 Ekim 1918 Talat Paşa kabinesi görevinden çekildi.

8 Ekim 1918 Mustafa Kemal Paşa, Arapların düşmanca hareket ve propagandalarına karşı yeni tedbirler aldı.

11 Ekim 1918 Hükümeti kurmakla görevlendirilen Tevfik Paşa, görevden affını istedi.

14 Ekim 1918 Hükümeti kurma görevi, Ahmet İzzet Paşa'ya verildi.

14 Ekim 1918 Fransız savaş gemileri, İskenderun'u bombaladı.

16 Ekim 1918 4. Ordu kaldırıldı. 7. Ordu takviye edildi.

20 Ekim 1918 İngiliz, Fransız ve Amerikan Temsilcileri, Lazkiye' de geçici bir hükümet kurdu.

26 Ekim 1918 Mustafa Kemal'in Komuta ettiği 7. Ordu Birlikleri, İngilizlerin taarruzunu Halep'in kuzeyinde, durdurdu.

28 Ekim 1918 Yeniden düzenlenen, Yıldırım Ordular Grubu, Halep'in kuzeyine çekildi.

30 Ekim 1918 Yıldırım Ordular Grubu Komutanı Mareşal Liman Von Sanders'in,veda mektubu yayımlandı.

30 Ekim 1918 Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Orduları Grup Komutanı oldu.

30 Ekim 1918 1. Dünya Savaşını, Osmanlı Devleti için, sona erdiren Mondros Mütarekesi Limni adasında imzalandı.

31 Ekim 1918 Osmanlı Devleti, 1. Dünya Savaşından mağlup olarak çıktı. Mondros Mütarekesi yürürlüğe girdi.

2 Kasım 1918 Enver, Talat ve Cemal Paşalar, beraberindekilerle birlikte, bir Alman gemisi ile yurttan ayrıldılar.

3 Kasım 1918 İskenderun'a gelen bir İngiliz ve Fransız subayı, İskenderun'a kuvvet çıkarılacağını bildirdi. Mustafa Kemal Paşa bunu reddetti.

3 Kasım 1918 Musul, İngilizler tarafından işgal edildi.

4 Kasım 1918 Bir Fransız alayı, Uzunköprü - Sirkeci demiryolunu işgal etti.

5 Kasım 1918 Kars'ta, "Kars İslam Şurası" kuruldu.

5 Kasım 1918 İttihat ve Terakki Fırkası kendi kendisini kapattı.

5 Kasım 1918 Mustafa Kemal Paşa, Mondros Ateşkes Antlaşması hakkındaki görüşlerini, bir raporla Başkomutanlığa bildirdi.

7 Kasım 1918 Yıldırım Ordular Grubu kaldırıldı. Mustafa Kemal Paşa, Harbiye nezareti emrine alındı.

8 Kasım 1918 Ahmet İzzet Paşa, sadrazamlıktan istifa etti.

9 Kasım 1918 Çanakkale Boğazı'nın iki yakası, İngilizlerce işgal edildi. Çanakkale'ye bir İngiliz Müfrezesi çıktı. Daha sonra 20 Kasım'da, Rumeli Yakası Fransızlara devredildi.

9 Kasım 1918 İngilizler, İskenderun ve Antakya'ya asker çıkardı.

10 Kasım 1918 Mustafa Kemal, Adana'dan trenle İstanbul'a hareket etti.

10 Kasım 1918 İstanbul'da "Garbi Trakya Cemiyeti" kuruldu.

11 Kasım 1918 Ahmet İzzet Paşa'nın istifası üzerine, Tevfik Paşa yeni Osmanlı Hükümetini kurdu.

13 Kasım 1918 İtilaf Devletleri donanmaları ile Yunan savaş gemileri, İstanbul önüne demirledi.

13 Kasım 1918 Mustafa Kemal, Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'nın kaldırılması üzerine, İstanbul'a geldi.

15 Kasım 1918 Mustafa Kemal Paşa, Vahideddin ile görüştü.

21 Kasım 1918 Mustafa Kemal, Fethi Bey (Okyar) ile birlikte, Minber gazetesini çıkardı.

29 Kasım 1918 Milli Kongre, İstanbul'da toplandı.

30 Kasım 1918 1. Kars Milli İslam Şurası toplandı.

1 Aralık 1918 Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi kuruldu.

3 Aralık 1918 Urfa' da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu.

4 Aralık 1918 Vilâyet-i Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti, İstanbul'da kuruldu.

6 Aralık 1918 İngilizler, Kilis'i işgal etti.

7 Aralık 1918 Fransızlar, Antakya'yı işgal etti.

10 Aralık 1918 Trabzon'da Milli Mücadeleyi destekleyen İstikbal Gazetesi yayın hayatına başladı.

11 Aralık 1918 Bir Fransız - Ermeni taburu Dörtyol'u işgal etti.

17 Aralık 1918 Tarsus, Ceyhan ve Adana, Fransızlar tarafından işgal edildi.

19 Aralık 1918 Bahçe, İslahiye, Hassa, Mamure ve Osmaniye, Fransızlar tarafından işgal edildi.

19 Aralık 1918 İşgalcilere karşı ilk direniş, Hatay Dörtyol'da başladı.

21 Aralık 1918 İstanbul'da, "Kilikyalılar Cemiyeti" kuruldu.

21 Aralık 1918 Meclis-i Mebusan padişah tarafından feshedildi.

24 Aralık 1918 İngilizler Batum' u işgal etti.

24 Aralık 1918 İlk Yunan savaş gemisi, İzmir açıklarında görüldü.

26 Aralık 1918 2. Ordu birlikleri, Pozantı'ya değin Adana'yı boşalttı.

27 Aralık 1918 Pozantı işgal edildi.

2 Ocak 1919 Lord Curzon' un, "Doğu Trakya'daki Türkler ile Batı Anadolu'daki Rumlar mübadele edilmelidir" yolundaki muhtırası açıklandı.

7 Ocak 1919 İngilizler, Kars, Ardahan ve Batum'un boşaltılmasını istedi.

10 Ocak 1919 Türk birlikleri, Medine'yi teslim etti.

12 Ocak 1919 İngilizler, Kars'a girerek bazı mevkilere yerleşti.

13 Ocak 1919 İstanbul'da ikinci Tevfik (Okday) Paşa Hükümeti kuruldu.

14 Ocak 1919 Hadımköy - Kuleliburgaz demiryolu istasyonları, Yunanlılarca işgal edildi. (Daha sonra Şark Demiryolları Müdürlüğü Fransızlarca işgal edildi).

15 Ocak 1919 İngilizler, Haydarpaşa Garı'nı işgal etti.

17 Ocak 1919 Kars'ta 2. İslam Şurası toplandı.

18 Ocak 1919 Paris Barış Konferansı toplandı.

22 Ocak 1919 Türk Kuvvetleri, Batum'u boşalttı.

22 Ocak 1919 Bir İngiliz birliği, Konya'ya girdi.

22 Ocak 1919 Hürriyet ve İtilaf Fırkası, yeniden çalışmaya başladı.

26 Ocak 1919 Nurettin Paşa, İzmir Valisi olarak göreve başladı.

30 Ocak 1919 İttihat ve Terakki Fırkası'nın 27 üyesi, Divan-ı Harbe verildi.

2 Şubat 1919 Venizelos, Paris Barış Konferansı'nda Ege Adalarının, Trakya'nın ve Batı Anadolu'nun Yunanistan'a bırakılmasını istedi.

5 Şubat 1919 Meşrutiyetin ilanı üzerine, 24.7.1908'de kaldırılmış olan sansür, yeniden İstanbul'da yürürlüğe kondu. (Kaldırılışı : 4 Ekim 1922)

7 Şubat 1919 İngiliz Mareşali Allenby, İstanbul'a geldi.

8 Şubat 1919 23.11.1918'de, İstanbul'a vapurla gelmiş olan, Doğu Orduları Başkomutanı General Franchet D'Esperey, görkemli bir törenle İstanbul'a girdi.

9 Şubat 1919 Mareşal Allenby, İstanbul Hükümeti'ne muhtıra verdi.

12 Şubat 1919 Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti, kuruldu.

14 Şubat 1919 Nurettin Paşa, 17. Kolordu Komutanlığına atandı.

19 Şubat 1919 İstanbul'da "Teali-i İslam Cemiyeti" kuruldu.

19 Şubat 1919 Karadeniz Türkleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, kuruldu.

22 Şubat 1919 Maraş, İngilizler tarafından işgal edildi.

1 Mart 1919 Paris Konferansı'nda, İngiliz ve Fransız delegeleri, Anadolu'da Yunanlılara arazi verilmesini önerdi.

4 Mart 1919 Bir gün önce istifa eden Tevfik (OKDAY) Paşa Hükümeti yerine, Damat Ferid Paşa'nın Hükümeti geldi.

6 Mart 1919 İstanbul Rumları, bazı taşkınlıklar yaparak saldırılar gerçekleştirdi.

7 Mart 1919 Fransızlar, Kozan'ı işgal etti.

8 Mart 1919 Zonguldak ve Ereğli, Fransızlar tarafından işgal edildi. Kurtuluşu:20-21.6.1921

13 Mart 1919 Kazım KARABEKİR Paşa, Erzurum'da 15. Kolordu komutanlığına atandı.

14 Mart 1919 Yunanlıların çıkarma planını, İngiltere Başkanı Lloyd George, Fransa Başkanı Clemenceau, İtalya Başkanı Orlando, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson, Paris'te kabul ettiler.

15 Mart 1919 İstanbul'da, Arnavut Teavün Cemiyeti kuruldu.

19 Mart 1919 İzmirli bir heyet, padişahla görüştü.

19 Mart 1919 İzmir Müdafa-i Hukuk kongresi toplandı.

19 Mart 1919 Mustafa Kemal Erzurum'a, örgütlenmeyi anlatan bir mektup gönderdi.

24 Mart 1919 İngilizler, Urfa' yı işgal etti.

28 Mart 1919 İtalyanlar, Antalya'yı işgal etti.

30 Mart 1919 İngilizler, Merzifon'u işgal etti.

30 Mart 1919 Damat Ferid Paşa, İngiltere'nin himayesini sağlamak üzere, Amiral Calthorphe'a bir proje verdi.

10 Nisan 1919 Boğazlıyan Kaymakamı, İstanbul'da idam edildi.

13 Nisan 1919 Kars, İngilizler tarafından işgal edildi.

16 Nisan 1919 Fransızlar, Afyonkarahisar' ı işgal etti.

20 Nisan 1919 Gürcü Birlikleri, Ardahan'a girdi.

24 Nisan 1919 İtalyan askerleri, Konya'ya girdi.

30 Nisan 1919 Mustafa Kemal, 9. Ordu Müfettişi oldu.

5 Mayıs 1919 Mustafa Kemal'in Samsun'a atanma emri, Takvimi Vaka-yi' de yayınlandı.

5-6 Mayıs 1919 İngiltere Başkanı Lloyd George, Paris'te Barış Konferansı'nda Yunanlıların İzmir'e çıkarma yapmasını istedi

10 Mayıs 1919 İzmir'in işgali, Paris'te İtilaf Devletlerince kararlaştırıldı.

11 Mayıs 1919 Ali Batı ayaklanması başladı.

14 Mayıs 1919 Amiral Calthorphe, İzmir'in işgali için nota verdi.

14 Mayıs 1919 Genelkurmay başkanlığına Cevat Paşa atandı.

14 Mayıs 1919 Foça, Karaburun, Urla, Yenikale istihkamları İngiliz, Fransız ve Yunanlılarca işgal edildi.

14-15 Mayıs 1919 İzmir yurtseverleri, gece Yahudi Maşatlığı (şimdi park)'ında toplanarak "Redd-İ İlhak" ilkesini kabul ettiler. Kurulan Redd-i İlhak Heyet-i Milliyesi" halka bir bildiri yayınladı.

15 Mayıs 1919 İzmir, İtilaf Devletlerinin desteği ile, Yunanlılar tarafından işgal edildi ve ilk silahlı direniş başladı.

15 Mayıs 1919 İzmir'in işgalinden 4 saat 10 dakika sonra, Denizli Müftüsü Ahmed Hulusi Efendinin başkanlığında, "Denizli Heyeti Milliyesi" kuruldu.

15-16 Mayıs 1919 Damat Ferid Paşa Hükümeti, yeniden kuruldu.

16 Mayıs 1919 Balıkesirliler, işgali protesto ve silahlı mücadele kararı aldı.

16 Mayıs 1919 Yunanlılar, Urla ve Seferihisar'ı işgal etti.

16 Mayıs 1919 Mustafa Kemal, 9 uncu Ordu Müfettişi olarak Samsun'a gitmek üzere, Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan ayrıldı.

17 Mayıs 1919 Refet Bey (Bele), Sivas'ta 3. Kolordu komutanlığına atandı.

18 Mayıs 1919 İstanbul Dar-ül Fünunu, (Üniversite) işgali protesto için ilk toplantıyı düzenledi.

18 Mayıs 1919 Balıkesirliler, Alacamescid toplantısını düzenledi. Kuvayı Milliye hareketi ve kongre toplanması kararı alındı.

19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal, Samsun'a çıktı ve Kurtuluş Savaşı başladı.

19 Mayıs 1919 Damat Ferid Paşa, ikinci hükümetini kurdu.

20 Mayıs 1919 İngiliz Muhipleri Cemiyeti kuruldu.

20 Mayıs 1919 Albay Bekir Sami, 17. Kolordu komutanlığına atandı.

20 Mayıs 1919 Seydiköy Yunanlılarca işgal edildi.

21 Mayıs 1919 Mustafa Kemal, Erzurum'da 15. Kolordu Komutanı Kazım KARABEKİR Paşa'ya şifre ile düşüncelerini bildirdi.

21 Mayıs 1919 16 Nisan'da, Fransızlar tarafından işgal edilen Afyonkarahisar, İtalyanların eline geçti.

22 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Paşa, Sadaret'e raporunda "Millet tek vücut olup hâkimiyet esasını ve Türklük duygusunu hedef kabul etmiştir." dedi.

22 Mayıs 1919 Kadıköy Mitingi düzenlendi ve Halide Edip, konuşma yaptı.

23 Mayıs 1919 Sultanahmet Meydanı'nda ve Sivas'ta mitingler düzenlendi.

23 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Paşa'nın bir telgraf çekerek, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa (CEBESOY) ile ilk kez temas kurdu.

23 Mayıs 1919 Sait Molla, "İngiliz Muhipleri Cemiyeti"nin kurulduğunu belediye başkanlarına bildirdi.

25 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Paşa, Havza'ya geldi.

26 Mayıs 1919 Yunanlılar, Manisa'yı işgal etti.

26 Mayıs 1919 İstanbul'da Şuray-ı Saltanat, İngiliz mandasını kabule karar verdi.

27 Mayıs 1919 Yunanlılar, Aydın'ı işgal etti.

28 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Havza'dan, sivil ve asker yüksek memur ve komutanlıklara, işgaller üzerine mitingler düzenlenmesini bildirdi.

28 Mayıs 1919 Ödemiş dolaylarında Yunanlılarla çatışmalar başladı.

29 Mayıs 1919 Ayvalık'ta, Ali Bey (ÇETİNKAYA) komutasında, Yunanlılara karşı direniş başladı.

 

2 Haziran 1919 Kazım ÖZALP, 61. Tümen'de göreve başladı.

3 Haziran 1919 Mustafa Kemal Paşa'nın mitinglerle ilgili Harbiye Nezareti'ne cevabında : "Milletin heyecanını ve tezâhürât-ı milliyeyi (millî gösterileri) men ve tevkif için (durdurmak için) hiç kimsede kudret ve takat göremem".dedi

4 Haziran 1919 Nazilli, Yunanlılar tarafından işgal edildi.

6 Haziran 1919 Müttefik komutanlardan General Milne, Mustafa Kemal Paşa hakkında İstanbul Hükümeti'ne ültimatom verdi.

6 Haziran 1919 Damat Ferid ve yanındakiler, Paris Konferansı'na katılmak üzere yola çıktı.

8 Haziran 1919 Harbiye Nazırı, Mustafa Kemal Paşa'yı İstanbul'a geri çağırdı.

8 Haziran 1919 Rauf Orbay, Ankara'ya geldi.

9 Haziran 1919 Aydın Cephesinde, Kuvayı Milliye birliği kuruldu.

10 Haziran 1919 Mustafa Kemal Paşa'nın tamimi: "İstiklâl-i millîmiz (millî bağımsızlığımız) uğrunda bütün mevcudiyetimle... milletle beraber nihayetine kadar çalışacağıma mukaddesatım namına söz veririm".

11 Haziran 1919 Damat Ferid Paşa, Paris Barış Konferansına katılmak üzere, İstanbul'dan Paris'e gitti.

12 Haziran 1919 Mustafa Kemal, Havza'dan ayrıldı.

12 Haziran 1919 Alaşehir'de oluşturulan gönüllü müfreze ile Yunan kuvvetleri çarpıştı.

13 Haziran 1919 Mustafa Kemal, Amasya'da bir heyeti kabul etti.

16 Haziran 1919 Yörük Ali Efe bir Yunan, müfrezesini imha etti.

17 Haziran 1919 Erzurum İl Kongresi toplandı.

17 Haziran 1919 İstanbul'da İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, Mustafa Kemal'in geri çağırılması için Harbiye Nezaretine yazı yazdı.

18 Haziran 1919 Ali Batı ayaklanması bastırıldı.

18 Haziran 1919 Mustafa Kemal Paşa, Anadolu ve Rumeli milli teşkilatının birleştirilmesi hakkında, bir genelge yayınladı.

18 Haziran 1919 Mustafa Kemal, Trakya'da bulunan kolordu komutanı Cafer Tayyar'a (EĞİLMEZ) şifre ile düşüncelerini bildirdi.

19 Haziran 1919 Ali Fuat Paşa ve Rauf Bey, Mustafa Kemal Paşa ile buluşmak üzere Amasya'ya geldi.

21 Haziran 1919 Mustafa Kemal, İstanbul'da bulunan tanınmış kişilere (Abdurrahman Şeref, Reşit Akif Paşa, Seyit, Halide Edip ADIVAR, Kara Vasıf, Nafia Nazırı Ferit Paşa, Sulh ve Selamet Fırkası Başkanı Ferit Paşa, Cami BAYKUT, Ahmet RIZA ) gönderdiği mektupta "Artık İstanbul Anadolu'ya hakim değil, tabi olmak mecburiyetindedir" dedi.

21 Haziran 1919 Amasya Tamimi hazırlandı.

22 Haziran 1919 Mustafa Kemal, Amasya Genelgesiyle, milli kuvvetleri bir gaye ve bir teşkilat çevresinde toplamak amacıyla, Sivas'ta bir kongre toplanması gerektiğini duyurdu.

22 Haziran 1919 Erzurum İl Kongresi kapandı.

23 Haziran 1919 Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti tarafından görevinden alındı.

25 Haziran 1919 Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe kuvvetleri, Yunanlılarla çarpışmaya başladı.

25 Haziran 1919 Mustafa Kemal Paşa, Amasya'dan Sivas'a hareket etti.

26 Haziran 1919 1. Dünya Savaşı sonunda, İtilaf Devletleri ile Almanya arasında Versay Barış Anlaşması imzalandı.

27 Haziran 1919 Mustafa Kemal, Sivas'a geldi.

28 Haziran 1919 Mustafa Kemal, Sivas'tan Erzurum'a doğru yola çıktı.

28 Haziran 1919 1. Balıkesir Kongresi toplandı.

3 Temmuz 1919 Mustafa Kemal, Şark İlleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kongresine katılmak üzere, Erzurum'a geldi.

8 Temmuz 1919 Mustafa Kemal resmi görevinden ve askerlikten çekildi.

9 Temmuz 1919 Mustafa Kemal Paşa'nın görevine son verildiği hakkında, Harbiye Nazırı genelge yayınladı.

10 Temmuz 1919 Trakya - Paşaeli Kongresi başladı.

11 Temmuz 1919 Demirci Mehmet Efe, Kuvay-i Milliye saflarına katıldı.

13 Temmuz 1919 Refet Bele Bey, İstanbul hükümeti tarafından görevinden (3. Kolordu Komutanlığı'ndan) alındı.

18 Temmuz 1919 Müttefik Yüksek Konseyi, işgal bölgeleri hakkında anlaşamayan İtalya ve Yunanistan arasında bölüştürme yaptı ve Aydın'ın İtalyanlara verilmesi kararlaştırıldı.

20 Temmuz 1919 Kazım Karabekir Paşa, 3. Ordu (eski adı 9. Ordu) Müfettişliği'ne Vekil olarak atandı.

20 Temmuz 1919 Mustafa Kemal, Mazhar Müfit'e (Kansu) ileride Cumhuriyet'in kurulacağını söyledi.

21 Temmuz 1919 Damat Ferid Paşa, 3. kez hükümeti kurdu.

23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi toplandı ve Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi'ne Başkan seçildi.

23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi çalışmalarına başladı.

26 Temmuz 1919 2. Balıkesir Kongresi toplandı.

4 Ağustos 1919 3. Kafkas Tümeni Komutanı Yarbay Halit (General Karsıalan), Mustafa Kemal Paşa'ya bağlılık telgrafı çekti.

4 Ağustos 1919 İsmet Bey Askeri Şûra üyeliğine getirildi.

6 Ağustos 1919 1. Nazilli Kongresi toplandı.

7 Ağustos 1919 Erzurum Kongresi sona erdi.

7 Ağustos 1919 Mustafa Kemal Paşa,Yarbay Halit'in telgrafına karşılık verdi.

9 Ağustos 1919 1. Nazilli Kongresi çalışmalarını tamamladı.

9 Ağustos 1919 Mustafa Kemal, askerlikten çıkarıldı.

10 Ağustos 1919 Halide Edip ADIVAR, Mustafa Kemal'e bir mektup göndererek, Amerika'ya başvurmayı önerdi.

14 Ağustos 1919 Heyet-i Temsiliye' nin ilk toplantısı gerçekleştirildi.

16 Ağustos 1919 Alaşehir Kongresi açıldı.

24 Ağustos 1919 Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu.

25 Ağustos 1919 Alaşehir Kongresi, çalışmalarını tamamladı.

27 Ağustos 1919 Mustafa Kemal'e "Erzurum hemşehriliği" payesi verildi.

29 Ağustos 1919 Mustafa Kemal, Erzurum'dan ayrıldı.

 

2 Eylül 1919 Mustafa Kemal, Sivas'a geldi.

3 Eylül 1919 İstanbul Hükümeti, Sivas Kongresi'ni önlemeye çalıştı.

4 Eylül 1919 Sivas Kongresi toplandı ve Mustafa Kemal, Sivas Kongresi'ne Başkan seçildi.

7 Eylül 1919 Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu.

8 Eylül 1919 Manda önerileri Kongre'de kabul edilmedi.

9 Eylül 1919 Sivas Kongresi'nin karar - tatbik yetkileri verdiği Heyet-i Temsiliye, Ali Fuat Paşa'yı Anadolu Umum Kuvay-ı Milliye Kumandanlığına tayin etti.

10 Eylül 1919 İtilaf Devletleri ile Avusturya arasında, Sen Jermen (Saint German) barış anlaşması imzalandı.

11 Eylül 1919 Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi Başkanlığına seçildi.

11 Eylül 1919 Sivas Kongresi sona erdi. 12 Eylül 1919 Padişah Mehmet Vahdettin, İngiltere ile manda anlaşmasını tasdik etti.

13 Eylül 1919 Mustafa Kemal Paşa'nın, mebus seçimi hazırlıkları hakkındaki genelgesi yayınlandı.

14 Eylül 1919 Sivas'ta "İrade-i Milliye" gazetesi yayımlandı.

16 Eylül 1919 3. Balıkesir Kongresi toplandı.

19 Eylül 1919 2. Nazilli Kongresi toplandı.

20 Eylül 1919 Vahdettin, İstanbul Hükümeti'ne yardımcı olunmasına ilişkin bir beyanname yayınladı.

22 Eylül 1919 Mustafa Kemal, General Harbourd ile görüştü.

27 Eylül 1919 3. Bozkır Ayaklanması çıktı.

27-28 Eylül 1919 Konya Valisi Cemal, İstanbul'a kaçtı.

30 Eylül 1919 Damat Ferid Paşa, sadrazamlıktan istifa etti.

2 Ekim 1919 Ali Rıza Paşa Hükümeti kuruldu.

2 Ekim 1919 Mustafa Kemal, İstanbul Belediyesine mektup yazarak, İstanbul ahalisini Anadolu'daki mücadeleye çağıran beyannamesini yayınladı.

3 Ekim 1919 Mustafa Kemal, yeni sadrazama çektiği telgrafta, hükümet, Erzurum ve Sivas kongreleri amaçlarına uyduğu takdirde, ulusal örgütlerin hükümete yardımcı olacağını belirtti.

4 Ekim 1919 1. Bozkır Ayaklanması bastırıldı. Aynı tarihte Mustafa Kemal, çektiği bir telgrafla, Yahya Kaptan adlı milis komutandan İzmit yöresinde güçlü bir örgüt kurmasını istedi.

7 Ekim 1919 Trakya Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi, Anadolu ve Rumeli Mudafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne katıldı.

7 Ekim 1919 Yunanlıların yaptıkları zulümleri incelemek üzere kurulmuş olan, Uluslararası İnceleme Komisyonu, hazırladığı raporu Paris'te Barış Konferansı'na verdi.

13 Ekim 1919 "Tasviri Efkar" gazetesi başyazarı Velit'in (Ebüzziya) Mustafa Kemal'e sorduğu sorulara Mustafa Kemal yanıt verdi.

15 Ekim 1919 Bahriye Nazırı Salih Paşa, Amasya'ya hareket etti.

16 Ekim 1919 1. Edirne Konferansı başladı.

16 Ekim 1919 Mustafa Kemal ve arkadaşları Sivas'tan, Amasya'ya doğru yola çıktılar.

17 Ekim 1919 Batı Trakya'daki İskeçe kasabası, Yunanlılar tarafından işgal edildi.

18 Ekim 1919 Mustafa Kemal ve arkadaşları Amasya'ya geldiler.

20 Ekim 1919 2. Bozkır Ayaklanması çıktı.

20-22 Ekim 1919 Mustafa Kemal, İstanbul'dan gelen Bahriye Nazırı Salih Paşa ile Amasya'da görüştü. Amasya Protokolü imzalandı.

23 Ekim 1919 Pontus Hareketi (ve Doğu Trakya) için, İstanbul Rumlarca merkez kabul edildi.

25 Ekim 1919 1. Anzavur isyanı başladı.

26 Ekim 1919 Bayburt'un Hart bucağında, Şeyh Eşref ayaklanması başladı.

27 Ekim 1919 Mustafa Kemal, Tokat'a gitti.

28 Ekim 1919 Mustafa Kemal Tokat'tan Sivas'a doğru yola çıktı.

28 Ekim 1919 Heyet-i Temsiliye, Ali Rıza Paşa kabinesini destekleme kararı aldı.

29 Ekim 1919 Fransızlar, Güneydoğuda İngiliz işgal kuvvetlerinin yerini aldı ve Fransızlar Antep' e girdi.

31 Ekim 1919 Maraş'ta, Sütçü İmam Olayı gerçekleşti.

3 Kasım 1919 "Karakol Cemiyeti" adlı direniş örgütü kuruldu.

Basında Atatürk

DIŞ BASINDAN ATATÜRK

Çağımızın en büyük liderlerinden biriydi.Türkiye'nin,dünyanın en ileri ülkeleri arasında hakettiği yeri almasını sağlamıştır.

General Mc.Artur (A.B.D 1938)

Atatürk,yalnız Türkiye'nin değil bütün Doğu'nun Ata'sı idi.

Altes Veli Han(Afganistan,1938)

Atatürk,kişilik ve yeteneğin dev gibi bir simgesiydi.

National Tidense Gazetesi(Danimarka,1938)

Çökmüş bir ülkeye geçmişin tarihsel değerini geri veren Atatürk olmuştur.

Massagero Gazetesi (İtalya 1938)

Atatürk,tarihte ülkesinin en büyük adamlarından biri olarak kalacaktır.

Le Morgen Bladet Gazetesi

Atatürk Türkiye'yi utanma ve çöküntüye uğramaktan kurtardı.

Gazete Polka(Polonya 1938)

Atatürk'ün ölümü yalnız Türk Ulusu için değil,O'nun örneğine çok muhtaç olan bütün doğu ulusları için de büyük kayıptır.

Eleyyam Gazetesi(Suriye 1938)

Atatürk'ün ölümü gerek Türkiye için gerekse bütün dostları için derinliği ölçülmez bir kayıptır.

İzvestia Gazetesi(Rusya)

İÇ BASINDAN ATATÜRK

Eşsiz Kahraman Atatürk,vatan sana minnettardır.

İsmet İnönü Cumhurbaşkanı

Çoktan, pek çoktan beri bu millet bir oğlunun kişiliğinde böylesine kendini bulmamıştı.

Yahya Kemal Beyatlı

Atatürk düşünceleriyle bitmeyen insandır.

Orhan Seyfi Orhon

Gerçeğe giden bütün yollar O'nda birleşiyor.O'nda tamamlanıyoruz.O'na sırtını çeviren çeviren düşünce bizden değildir.

Cahit Tanrıyol

Atatürk,dinamik bir ruha sahiptir.O'na tutunan insan olduğu yerde kalmaz. Atatürk,geliştirici ve genişletici bir düşünceye sahiptir.O'nun arkasından gidenler geride kalmaz.

Cemal Gürsel

O'na "Ordu yok"dediler "Yapılır"dedi;"para yok"dediler."Bulunur"dedi;"Düşman çok"dediler, "yenilir!" dedi ve bütün dedikleri oldu.

İ.Habib Sevük

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Yukarı.